PEDAGOG KAVRAMI

PEDAGOG kavramının ülkemize girişi yeni olduğundan bu yazımızı bu mesleğin kapsamına ve gerekliliğine ayıralım istedim. Gelişmiş ülkelere baktığımızda her ailenin, her bireyin bir pedagogla ilişkili olduğunu görmekteyiz. Evlilikle birlikte çocuk sahibi olma kararı veren hemen her çift bir pedagogla iletişime geçmekte evlilik süreci ve çocukların gelişimi hakkında danışmanlık hizmeti almaktadırlar.

Ülkemizde de aile danışmanlığı hızla gelişen ve yayılan bir konu olmaktadır. Bir bakıma bu danışmanlığı pedagogların üstlendiğini söyleyebiliriz. Bu bağlamda bireyin psikolojik sorunlarıyla birlikte gelecekle ilgili kaygılarının çözümünde bireye yardım, çocuklarının gelişim dönemlerine ait gözlemleri ve takibinin anne ve baba ile işbirliği içerisinde pedagoglar sürdürmektedir.

Bir toplumun geleceği yetiştirdiği çocukların niteliğine bağlıdır. Çocuk bakımı ve eğitimi de tesadüflere bırakılamayacak kadar önemlidir. Bu nedenle çocuklarımızı doğumundan itibaren daha bilinçli ve özenle büyütmek davranışlarını iyi tahlil etmek çocukların gelişim dönemleri özelliklerini bilmek ve buna göre yaklaşmak durumundayız. Çocukların gelişim basamaklarını iyi bilen bir anne – baba çocuğun gelişimi ile ilgili sağlıklı tahminler yapabileceklerdir. Çocuklarına kazandırabilecekleri davranışları daha özenle seçebileceklerdir. Örneğin çocukların temel güven duygusunu hangi aylarda kazandığını ve bunun için neler yapılması gerektiğini, bağımsız iş yapabilme becerisinin önemini ve çocuklara bunu ne zaman kazandırabileceğini, oyunun çocuktaki önemini bilmek kuşkusuz onların yetiştirilmesinde önemlidir. Çocukların kişilik gelişimi büyük ölçüde 0-6 yaş döneminde kazanıldığı için ilk çocukluk yılları çok önemlidir. Daha sonra ortaya çıkabilecek olumsuz davranışların önü bu dönemde kesilebilmektedir. Bu nedenle bir pedagogdan yardım almak çocuğun kişilik gelişimini değerlendirmek çevreden gizlenecek ve utanılacak bir durum değil, tam tersine hem anne- baba hem de çocuk açısından övünülecek bir durumdur. Çünkü bu durum anne-babanın çocuğuna verdiği önemin bir göstergesidir.

Hemen her ebeveynin çocuğunun konuşma becerisinin yeterli olup olmadığı konusunda kaygılandığı olmuştur. Tuvalet eğitimi sırasında çocuğu ile yaşadığı sorunlar çocuklarda bu alışkanlığın kazanılmasını 6-7 yaşına kadar geciktirebilmektedir. Benzer sorunları yemek yeme, anneye bağımlılık, bağımsız iş yapabilme ve sosyalleşme becerilerindeki yetersizlik gibi durumlarda da görmekteyiz. Ayakkabılarını, elbiselerini giyemeyen ilköğretim çağında çocuklara sıkça rastlamaktayız. Öğrenme güçlüklerinin büyük çoğunluğunun zekadan ziyade ebeveynin yanlış tutumlarından kaynaklandığını görmekteyiz.

İşte anne-baba -çocuk ilişkilerinin her aşamasında, okulla ilgili yaşanan güçlüklerde, 0-6 yaş döneminde çocuklara doğru davranışlar kazandırılmasında, ergenlik dönemi çatışmalarında, yaşanılan her türlü korku ve kaygılarda, uyum ve davranış problemlerinde, konuşma bozuklarının giderilmesinde, hiperaktivite ve dikkat eksikliklerinin çözümünde bir PEDAGOG ile işbirliği hem anne-baba hem de çocuk açısından çok yararlı olacaktır. Yeni bir yazıda yine buluşmak üzere…

 

BEN VE AİLEM
Pedagog Sedat DEMİR 

“Bu yazı Sedat Demir’in yerel bir gazetede yayınlanmış makalesinden alınmıştır.”